499 - Yemek vagonu - Steve HobsonYolcu Taşımacılığı

Trenlerde restoran keyfine veda


TCDD trenlerinde Ocak ayında askıya alınan yemek hizmeti geçtiğimiz hafta yeni içeriğiyle yeniden başladı.

TCDD’nin “yeniden yapılandırılan” yemek hizmetinde artık yemek hazırlayan bir şef, sıcak yemekler ve alkol bulunmuyor. Seçenekler kahvaltı paketi, soğuk sandviçler ve sıcak/soğuk içeceklerden oluşuyor.

Serbest rekabete hazırlanan TCDD’nin, son dönemde verimsiz hatlar konusunda attığı adımların ardından, sınırlı hizmetiyle çok büyük ilgi görmeyen yemek hizmetini de daha sınırlı hale getirdiği anlaşılıyor.

Bu haliyle fazla işlevi kalmayan restoran vagonlarının önümüzdeki günlerde tümüyle kaldırılması sürpriz olmayacak.

Kapak Fotoğrafı: Steve Hobson ©

5 replies »

  1. Artık olmayan Başkent Ekspresinde öğlen servisinin başlamasıyla içilen rakı olmayacaksa zaten bir daha koymasınlar o trenide servise. O keyfi ancak yaşayan bilir, o keyif anlatılmaz ancak yaşanır.

  2. Yukarıda ki yorum çok hoş, bu arkadaş belliki hayattan zevk alan biri, neden mi böyle yazdım, çünkü bahsettiği keyfi bende yaşadım da ondan. 3 kişide yorumu beğenmemiş, olabilir, insan yaşamadığı yapamadığı şeyi bilmez ki. Sırt içkiden bahsediliyor diye bir yorumun beğenilmemesi nasıl bir düşünce yapısıdır ?

  3. Bugun İstanbul dan kalkan 11.35 treninde 6 vagon 7a koltuğunda idin su istedim parası alındı ve su getirilmedi tebrikler rail chef

  4. Hizmet kalitesi bu kadar yüksek işletme para alıp karşılığını vermeme gerçekten tebrikler rail chef

  5. Özellikle Cuma ve Cumartesi aksamlari Fatih Ekspresi yürüyen meyhane gibiydi, raki, bira, sigara, kizartma kokulari kompartmanlara tasar, tren sabah Ankara’ya varana kadar icilirdi. Kusetli kompartmana bilet alinir, ama hic odaya ugramaya zaman kalmazdi, ya da cepteki bilet kaybedilir, oda koltuk numarasi unutulur, yemekli vagona geri dönülürdü. Masalara karisik tanisan tanismayan bayan erkek karisik oturulur, kafalar uyusursa telefonlar degis tokus edilir, dönüste görüsmek üzere vedalasilirdi. Bazilari gece yarisi niye trene bindigini, Ankara’da veya Istanbul’da ne isi oldugunu unuturdu. Garsonlar ne kadar acilabilen pencere ve delik varsa hepsini acar, sizanlari ayiltmaya calisirdi ama pek fayda etmezdi. Arada konduktör de ekibe katilir, kafayi bulmus doktor, avukat, müsavir, müstesar, docentlere nutuk atar, onlari kafaya alirdi. Sabah günesinin cama vurmasiyla yavastan ayilmaya baslayan masa ekibi 3ü birarada kahvelerini icerek kendilerine gelebileceklerini sanir, ama pek de ise yaramazdi.
    Vagon kapisi son bir gücle itilerek trenden asagiya zor bela inilir, valiz canta ite kaka istasyonda itelenir, bayanlar direk taksilere yönelirken, durumu zor erkekler kanli gözlerle varis yerine göre Kadiköy’deki veya Ulus’taki corbacilarda deva ararlardi.

    Sabah kanli gözlerle, üzerlerindeki elbiselerden yayilan buram buram sigara kizartma ve anason kokulariyla hastane, bakanlik, makam, okul koridorlarinda dolasan bu kisileri görür görmez Fatih Ekspresi müdavimleri olduklarini anlardiniz.