Bugünlerde demiryolcular arasında en sık karşılaşılan tartışmalardan biri bu.

Bir yanda, demiryollarına büyük bir yatırım ve kazanılan prestijden bahsediyoruz. Demiryolları, uzun süren perişan günlerin ardından ulaşımdaki önemli rolünü yeniden kazanmaya başladı.

Öte yandan yük trenleri ve terminallerine ilişkin çok sayıda sorun çözülmeyi bekliyor.

Ülkenin gelişimini hızlandırmak adına bu büyük yatırımın yük taşımacılığına yapılması gerekmez miydi?

Bir Alman meslektaşımın birkaç yıl önce alaycı bir şekilde “hızlı trenlere bu kadar yatırım yaptığına göre ülkeniz Almanya’dan zengin olmalı” deyişini hiç unutmuyorum. Ve eminim böyle düşünen yanlızca kendisi değil.

Herhangi bir finansal veya endüstriyel değerlendirme yapmadan önce, herkese, hızlı trenin bağlandığı kentlerdeki kültürel ve ekonomik etkilerini izlemesini öneriyorum.

Kolay ve hızlı ulaşım, bağlı kentler arasındaki iletişimi her anlamda arttırdı. Hızlı tren yolları, özellikle İstanbul ve Ankara’nın tüm birikimini bağlı şehirlere aktaran kanallar olacak.

Hiç şüphem yok ki yük trenleri de hızlı kardeşlerinin peşinden gitmekte çok gecikmeyecek.