Ford bir zamanlar Türk demiryolu sektörünün efsanesiydi.

Haftada 5 tren, uluslararası hatlarda bir müşteri için yapılan ün büyük taşımaydı.

İki yeni kurulan firma, Omfesa ve Eksper, Ford yüklerini de taşıyarak demiryolunun en önemli oyuncuları arasına girdiler.

Ve bu taşıma yaygın inanışlara en büyük darbeydi. Trenler kesin transit süre şartlarının üstesinden geldi. Trenler önde gelen otomotiv şirketlerinden birisinin üretim ihtiyacının büyük bir kısmını karşılamayı başardı. Trenler doğrudan üretim hattına, herhangi bir üretim kaybına sebep olmadan ürün yetiştirdiler.

“Demiryolunun kitabı”nı Türkiye’de yeniden yazmasına rağmen, demiryolu taşıması şimdi birincilik sırasını karayoluna kaptırmış gözüküyor. Büyük kamyon filosuyla Ekol Lojistik, Almanya’dan Türkiye arasındaki Ford trafiğinin ana lojistik tedarikçisi oldu.

Peki bu Ford Otosan ile demiryollarının yollarının ayrıldığı anlamına mı geliyor? Çevre dostu taşımaya elveda mı deniliyor?

Bunu daha çok “Ford Otosan’ın güneydoğu demiryolu operatörleriyle ayrılığı” olarak isimlendirmek daha doğru olacaktır. Çünkü Ford yükleri aslında Almanya’dan İtalya’ya yine tren üstünde gelmekte, kalan yol ise roro gemileri üstünde katedilmektedir.

Bu kararın Ford tarafından çok zor alındığını da bilerek, güneydoğu demiryolu operatörlerinin efsanenin bu beklenmeyen sonuna ilişkin uzun uzun düşünmeleri gerekiyor.